Boşluğun Heykeltraşı Anish Kapoor

Boşluğun heykeltraşı olarak anılan Hint asıllı İngiliz Anish Kapoor ile tanışmam 2009 yılında Chicago'ya gittiğimde Millenium Park'ta gördüğüm "Fasulye" olarak bilinen 110 ton ağırlığındaki paslanmaz heykeli "Could Gate (Bulut Geçit)" ile oldu.

10 Eylül'de Bieanel kapsamında İstanbul'a gelen hatta bir basın toplantısı yapan Kapoor'un Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki sergisine gezmelerden tozmalardan ancak fırsat bulup geçen Pazar günü gidebildim. Her zaman sanatçıların esas ve başarılı eserlerinin İstanbul'a gelmediği sürekli eleştirilse de sergiyi ben çok beğendiğimi söylemeliyim.

Sanatçının ilk defa İstanbul'da görücüye çıkan eserlerinin de yer aldığı sergide, mermer, kaymaktaşı, oniks ve granit gibi malzemelerden yapılan eserlerle birlikte pek meşhur "Sarı / Yellow", " Gök Ayna" gibi heykel, mimari, mühendislik ve teknolojiyi bir araya getiren çalışmalar da bulunuyor.

Sergiye girdiğinizde gördüğünüz devasa taş ve mermerlerin nasıl tasarlandığı ve üretildiğinden çok ilk önce bu eserlerin müzeye nasıl geldiğini daha çok merak ediyor insan doğrusu. En büyüğü 12 ton olan 32 eseri Türkiye getirmek, Türkiye gelmesinden öte böyle bir müzeye yerleştirmek doğrusu büyük iş. 9 tırla gelen eserleri müzeye yerleştirmek için 4 vinç çalışmış ve müze neredeyse baştan inşa edilmiş.

Eserlerdeki oyuklar ve benim tabirimle kara delikler serginin ana konseptini oluşturuyor. Her bir eseri incelediğinizde devasa bir taşın üzerindeki kesit bir kağıt parçasının üzerindeki kesik kadar basit ve yalın dururken, kesik içerisindeki boşluk da sizi bir o kadar kargaşaya sürüklüyor ve tedirgin ediyor.

İnsan bedeninin farklı organlarını andıran formlar, eril/dişil girinti ve çıkıntılar eserlerde dikkat çekici ayrıntıları oluşturuyor. Her çalışmada benliğinizin eserlerdeki deliklerden veya oyuklardan süzülerek kaybolacağı hissini yaşıyorsunuz. Ama yine de başınızı ya da elinizi oyuklardan sokmaktan da kendinizi alamıyorsunuz. Bu korku ve tedirginlik hissiyle birlikte insanda merak uyandıran eserler kusursuz  bir basitlikte imkansızı ortaya koyuyor ve insanda sonsuzluğun derinliğini görme hissi uyandırıyor.

Sarı, Erdem, Kaçınılmazlık, Dil, Mezar, Benim Bedenim Senin Bedenin eserlerinden bazıları. Benim ise en etkilendiğim eser Benim Bedenim Senin Bedenin oldu. Eseri iki kişiyle inceleyip ters açılarla hareket ettiğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Sergi 9 Şubat'a kadar uzatıldı. Daha epey vakit var deyip, sergiyi ötelemeyin. Zaman hızla geçiyor ama İstanbul'da daha bi hızlı...

Sergiyi Çarşamba günleri ücretsiz gezebilirsiniz, ama yok ben hafta içi gidemem derseniz diğer günlerde giriş ücreti tam 15 TL, öğrenci ise 8 TL.

Haydi iyi gezmeler...




Share this:

CONVERSATION

0 yorum:

Yorum Gönder